Teknolojinin gelişmesi, büyükşehirde yaşam,
kimyasalların artması, Egzos gazı, Radyasyon, Fabrika atıkları,
Alkol, Kahve, Sigara, Boyalı içecekler, Rafine gıdalar, Şekerli
gıdalarla beslenme, Besin alerjenyeleri, Klimalar, Parfümler, Makyaj
malzemeleri, Kimyasal kozmetikler ve daha nice endüstriyel gelişim
ile birlikte binlerce kimyasal bileşen ; yenilen gıdalardan, içilen
sudan, aldığımız nefesten, cilde deriden vücudumuza toksinler girer.
Toksinler çoğaldıkça hücrelerimize zarar vermeye başlarlar ve bu
hissettirmeden hastalık ortaya çıkana kadar devam etmektedir.
Toksinlerden meydana gelen hastalıklar kimyasalların kan ile vücutta
serbestçe dolaşarak en sonunda hayati zarar vermeye kadar
gitmeleridir. Ne yazık ki en sonunda hasta, neden hasta olduğunu
aramaya başlarken toksinler vücudu ele geçirmiş olabilirler. Detoks;
kanı temizleyen, toksinleri vücuttan atmaya yarayan ruhsal ve
bedensel bir arınma sistemidir. Detoks sırasında kırmızı et, tüm süt
ürünleri, tüm tahıl ürünleri, tüm işlenmiş gıdalar, kahve, alkol,
sigara, tüm asidik gıdalar, tatlandırıcılar, fast-food, şekerli ve
tuzlu yiyecekler, tüm hazır içecekler vb. gibi alınmamalıdır. Her
şeyin fazlası zararlıdır. Örneğin Okzalik asit(HOOC-COOH)aslinda
zehirli bir maddedir ama kabak, ispanak gibi bazı sebzelerin
yapraklarında, patateste ve bezelyede az miktarda bulunmaktadır.
Normal bir insan vücudu normal miktarda alınan okzalit asiti idrar
yoluyla atar ve zehirli bir durum olmasını önler. Ama vücudun
atamayacağı kadar okzalit asitin alınması böbreklerde kalsiyum
okzalat tipi taş yapar. Buradan da çıkartacağımız en önemli sonuç
faydalı gıdalarda olsa fazla yemenin hiçbir anlamı olmadığı gibi,
fazla yenilmesi zarar verebilmektedir. |